Sevgili ZEKO…
Sana bu satırları,
Kimin girip, kimin çıktığının notunu aldırmaya çalıştığın ofisimdeki,
Köşesinde fotoğraf makinesinin bulunduğu,
Bir değer köşesinde ise;
Atatürk’ün “ 1919 yılı,
Mayıs’ın 19.’cu günü Samsun’a çıktım “ cümleleriyle başlayıp,
Ey Türk İstikbalinin Evladı…
“ Muhtaç olduğun kudret, damalarındaki asil kanda mevcuttur “ diyerek,
Gençliğe hitabeyle sonlandırdığı “ NUTUK “ kitabı ve onun hemen üzerinde,
Stephen Kıng’ in jüri olarak ödüle layık gördüğü,
Edebiyat, Korku-Gerilim, Roman kategorilerinde eserler yazmış, George Woods’ un “Sıra Kimde“ kitabının yer aldığı, çalışma masamın tam ortasına yerleştirdiğim bilgisayarımdan yazıyorum…
Bu yazıyı,
Değerli başkanımızın, İl başkanını arayıp benim için kurduğu sevgi sözcüklerinden hemen sonra, kendine zil takıp oynadığını söylediğin günlerde yazamayıp geç kaldığım için öncelikle zatıalinden özür dilerim…
Biliyorum sabırsızlanıyorsun.
Lakin…
Geçtiğimiz hafta başından beri, kimleri çağırıp, daha başka kimleri benimle ilgili hesaba çekeceğini sükut içerisinde uzaktan izlemek, bana daha çok zevk verdi…
Ofisime giren çıkanın notunu tutturmaya çalıştığından, senin de malumundur, geçtiğimiz haftadan beri epey de bir ziyaretçimiz oldu…
Eee bunun yanında birde sıra var…
Yoksa emin ol,
Sendikacılık zamanından tut da, havuz müdürlüğünde ki zamanlarda Ali Osman ile olan kavganın müsebbibinden, çevre il ve ilçelerde de yaptığım görüşmelerle beraber, bugüne kadar ne var ne yok,
Senin amel defterine tek bir kelimesini atlamadan,
Kalem kalem not aldım…
Evet, ilk defa öyle bir koltuğa oturduğun için heyecanlısın.
Kanın kaynıyor, anlıyorum…
Ama
Ben, o koltuk üzerinde senin yaşadığın ilki yaşamadığım için, ne yalan söyleyeyim seninle aynı heyecanı yaşamıyorum…
Ağzını bu aralar eskisinden daha çok bozmuşsun…
Her cümlenin içerisinde bir iki mesnetsiz kelimeye yer verir hale gelmişsin…
Tansiyonun var dikkatli olman lazım biliyorsun,
O, odalarda stresten uzak dur…
Ticaret yapmak, alışveriş yapmak, sezon bitti gerçi ama Uludağ’da “ kaymak “ yada arabanın içinde İlimtepe’nin havasını almak sana iyi gelecektir.
Bu arada, geçenlerde eski çalıştığın yerden bir arkadaşınla tesadüfen denk geldik…
Epeyce de kulaklarını çınlattık…
Güzel ve zengin bir mizaca sahip,
Hatta birbirimizden ayrılırken, benimde geçmişte bildiğim ama şimdilerde unutmuş olduğum, Tanzimat devrinde devlet adamlığı yapmış, gazeteci ve şair Ziya Paşa’nın,
“ Eşek alim olmaz taş taşımakla tekkeye, insan adam olmaz gitmek ile Mekke’ye” sözünü hatırlattı.
Neyse ZEKO’ cum…
Bana olan hasretliğini şimdilik bu satırlarla gider…
Buralarda birkaç kişiyle daha işim var.
Ziraa, onlarla işimi tamamlar tamamlamaz döneceğim…
O yüzden sağda solda gevezelik yapıp, yırtık “ ÇORAP “ tan çıkan parmak gibi çıkma.
Ah ZEKO Ah
Merak etme kucaklaşıp hasret gidereceğimiz günler yakındır…
Az bekle…
Oralarda beni soran herkese sevgi ve saygılarımı ilet,
Sağlıcakla kalın...