CHP Körfez İlçe Başkanı Bülent Yıldız hafta sonu gerçekleşen LGS hakkında yazılı açıklamada bulunarak Çocuklarımızın eğitim hakkı ellerinden alındı dedi. Yıldız açıklamasında “Küresel salgın öncesinde eğitimde ekonomik farklılıkların oluşturduğu makas, bugün salgın koşullarında daha da açılmış durumda. Ekonomik gücü yerinde olan, çocukları için eğitim satın alırken, zayıf olanın çocukları için eli kolu bağlandı.

Mart 2020’den bu yana ülkemizde tespit edilebilen ilk vaka ile birlikte okulların kapanmasıyla, en temel haklarından biri olan eğitim hakkı, bildirilen rakamlara göre 2 milyondan fazla çocuğun elinden alındı. Bu çocuklar, tamamen sistemin dışında kaldılar. Bu durum, geleceğimiz için büyük endişe verici bir durumdur. Eğitim sistemine dahil olamamış bu çocuklar ne oldular sorusunda aslında cevabı tahmin etmemek zor değil. Evde evleri ile ilgilenen, işçi olarak çalışan, kırsalda toprak bakan çocukları görüyoruz. Onların olması gereken yer buralar değildi.

EĞİTİMDE DERİNLEŞEN UÇURUM

Eğitimdeki derinleşen uçurumu 6 Haziran günü gerçekleşen LGS’de daha açık görüyoruz. Özel eğitimle, sözde kapatılan dershanelerin yerini uçuk fiyatlarla etüd merkezleri, gelişim sınıfları adı altında açılan özel eğitim alanları aldılar. Evinde tableti, bilgisayarı olmayan, varsa da 3 çocuk paylaşmak zorunda kalan 8.sınıf öğrencisi ile özel eğitimi hem kolejden hem de etüd merkezinden alan öğrenci tek bir sınava, üstelik 15 ay boyunca bir çevrimiçi bir yüz yüze aldıkları eğitimle, dönemsel belirsizlikler içerisinde girdiler.

EŞİT VE ADİL OLMAYAN KOŞULLAR

Bu da yetmiyormuş gibi söz konusu Liselere Geçiş Sınavı ile ilgili şaibeler olduğu konuşuluyor. Yani eşit olmayan koşullardaki çocuklar, bu süreçte adil de olmayan bir kaosun içerisindeler. Bir yandan sistemden tamamen çıkmış, kayıp çocuklar; diğer yandan bir şekilde sisteme tutunmuş ancak güçlü-güçsüz ekonomi arasında sıkışmış adaletsiz bir yapının içinde olanlar. Nereden bakarsanız bakın eğitim bu sistemle işlemiyor.

SİSTEM EĞİTİMİN İÇERİĞİNE ODAKLI DEĞİLDİ

MEB, pandemi boyunca öğrencilerin eğitiminin içeriğini, yöntemini önemsemek yerine nasıl sınav yapabilirize odaklandı. Yani ölçme ve değerlendirmeye yani elemeye. Müfredatta bir değişiklik yoktu. Sağlıklı koşullarda, okulda yüz yüze hangi konular varsa, pandemide de aynı konu yoğunluğu ve içerikler vardı. Seyreltilmiş müfredat olacaktı. Seyreltilemedi. Bir gün öncesi akşamdan haydi yüz yüze eğitim denildi, ertesi sabah veli/öğrenci karmakarışık bir süreç yaşadı. Belki de kaç kez bir gün dahi yüz yüze okulda eğitim alamamış sınıf seviyeleri için ‘Haydi yüz yüze sınav yapıyoruz’ denildi ve sonra bir gün kala yine iptal edildi. Çünkü sistem hep buna odaklıydı. Eğitimin içeriğine değildi.

EĞİTİM EKONOMİK BİR RANT HALİNE GELDİ

Tüm bunlarla en önemli noktayı göz ardı ettiler. Çocukların ruhsal gelişimini. Bu, yaz mevsiminde üstelik tüm yıl evde bunalmış çocuklara ‘isteğe bağlı telafi’programı ile çözümlenemeyecek kadar büyük bir boşluk. Kayıplar artarken, ölçme ve değerlendirme ile bu kadar uğraşıyorken öğrencileri halkaya dahil etmenin yolu sayısal verilerle uğraşmanın çok daha ötesinde. Kısacası, eğitim parası olanın istediği gibi alabildiği, olmayanın ise artık tamamen kopma noktasında olduğu bir hal almıştır. Acil uygulanabilir, sürdürülebilir ve gerçek çözüm odaklı temellere ihtiyaç vardır. Eğitim, ekonomik bir rant alanı haline gelmişken, kayıp çocuklar için daha fazla geç kalınmamalıdır.” ifadelerine yer verdi.